23 Ağustos 2015 Pazar

Karınca kararınca yaşamak değil miydi derdim?

Minik iskelemde annem ve babamla aynı yemek masasında öğrendiğim ilk tanımlamaydı karınca kararınca...''Aman kimseye muhtaç olma evladım, tek başına ayakta kalmak için çok çalış. Az kazan, karınca kararınca geçin ama kimseye el açma, kimsenin karşısında boynunu yere eğme'' öğüdünün gölgesinde büyüttüm içimdeki çocuğu. 

Yaş dayandı 35'e.. Bir hayat yarılandı ama ne ben karınca gibi çalışmaktan pes ettim ne de karınca kararınca kazansam da kimseye boyun eğdim. Aynaya bakınca gördüğüm yorgun göz altlarımdan gurur duymayı, kimseyi incitmeden kendim olmayı öğrendim. Kolay değildi bu kapitalist düzende ''karınca kararınca'' hayallerini düzlüğe çıkarmak. Kolay değildi onca insana kendini kabul ettirmek için karınca gibi her yeni ortamda o toprağı delip kendine yuva açmak. Yorulduğumda oldu, yağmura tutulduğumda, gökkuşağı altında zevk-i sefa yaptığımda...

Bir bloğum olsa adı ne olurdu diye düşündüm. Karınca kararınca dedim kendime...

Üstten bakmak yok bu sayfalarda. İçimdekileri yazacağım karınca kararınca...